ANNEYE   ARMAĞAN

 

     Orhan’ın annesi işe giderken, Orhan onu kapıya kadar uğurladı. Neden ? Çünkü, annesi onu alnından öper, saçlarından okşar. Ondan. Annesi işten dönerken, Orhan onu kapıda karşılar. Niçin ? Çünkü annesi ona yiyecek bir şey getirir. İşte bu yüzden. Orhan bugün de annesini kapıdan uğurladı. Annesi de Orhan’ı alnından öptü. İpek saçlarından okşadı; ayrılırken :

 

ANNESİ : Nineni dinle, o sana uyu derse,  sen de hemen uyu  tamam mı ?

 

            Annesi köşeyi dönünceye kadar, Orhan kapıda durdu. Sonra odaya döndü, pencere başına geçti. O, çok düşünceliydi. Orhan biliyordu ki, bugün kadınların günü, annelerin bayramıdır. Yalnız onun annesinin değil, komşu kızı Sevim’ in annesinin de onların sokaklarında yaşayan bütün çocukların annelerinin de bayramı var bugün.

 

Biliyordu ki, okula giden bütün çocuklar annelerinin bayramını kutlayacak, kimi sepet, kimi vazo, kimi makyaj takımı, kimi mendil verecekler annelerine. Ya o, ne versin annesine ? Düşündü, güzel bir iğne yada teyzesinin küpeleri gibi bir çift küpe alsa ? Almak için nereden para bulacak ? Böyle düşünürken birkaç gün önce yaptığı resim aklına geldi. Yerinden kalktı, resmi karyolanın altından aldı. Resimde elinde sepet tutan bir kız vardı. Onca bir boşluk vardı resimde. Hatırladı, sepet boştu. Buna birkaç çiçek çizmeli. Boyalı kalemlerini aldı. Duvar boyunda gördüğü ilkbahar çiçeklerini çizdi. Fakat avludaki çiçekler daha güzeldi, onları daha çok beğeniyordu. Onlardan derleyecek, demet yapacak ve annesini işten dönerken bu çiçeklerle karşılayacak, onun anneler gününü kutlayacak...

 

Orhan çıkmak istedi, fakat tatlıları pişiren ninesi :

 

NİNESİ : Hayır, yavrum, uyku vaktin şimdi senin. - dedi.

Ama Orhan’ın hiç uykusu yoktu. Fakat annesi işe giderken ona ne demişti ? “Nineni dinle, o sana uyu dediği zaman uyu dememiş miydi ?”

 

            Karyolasına girdi, fakat bir türlü uyku girmiyordu gözlerine. Ne yapsın, nine biraz sonra, bir işle dışarıya çıkınca, kalktı, sessizce kapıdan çıktı, en iyi çiçeklerden topladı ve güzel bir demet yaptı. Sonra sandalyesini alarak kapı önüne oturdu. Annesini bekledi, bekledi fakat annesi hala gelmiyordu. Orhan böyle beklerken güneşin etkisiyle uyudu. Elindeki çiçek demeti kucağına düştü. Orhan karyolasında uyandı. Gözleriyle çiçek demetini aradı, fakat başucunda büyük bir çikolata gördü. Onu aldı ve hemen annesine koştu. Masada, evin en güzel vazosunda, bir gün önce derlediği çiçek demetini gördü annesi de kollarını açmış, sevinçli ve memnun onu bekliyordu.

 

armağan = hediye - ïîäàðîê

uğurlamak - ïðîâîæàòü
okşamak - ãëàäèòü
alın - ëîá
ipek - øåëê
düşünceli - çàäóì÷èâûé
bayram - ïðàçäíèê
kutlamak - ïîçäðàâëÿòü
iğne - çä. áðîøü
küpe - ñåðüãà
karyola - êðîâàòêà
derlemek = toplamak - ñîáðàòü, íàðâàòü (î öâåòàõ)
demet - áóêåò
sessizce - òèõî
etki - âëèÿíèå
kucak - êîëåíè