KIRMIZI ŞAPKALI KIZ

 

Bir zamanlar küçük bir köyde anne ve babası ile birlikte küçük bir kız yaşıyordu. O çok güzel ve sevimli bir kızdı. Onun küçük kırmızı bir şapkası vardı. Küçük kız her zaman başında bu kırmızı şapka ile gezerdi. Bu yüzden ona «Kırmızı Şapkalı Kız» dediler.

Günlerden bir gün küçük kıza annesi ''Şu börekleri ve pastaları al, ninene götür'' dedi. Küçük kız ''Tamam, olur anneciğim, hemen götüreceğim'' dedi. Küçük kız börekleri ve pastaları aldı ve onları bir sepete koydu. Annesini öptü, sepeti alıp evden çıktı.

 

Küçük kızın ninesi komşu köyde yaşıyordu. Bu köy biraz uzaktı. Küçük kız bu köye gitmek için önce ormandan geçmeliydi. Küçük kız ormana girdi. O ormanda yalnızdı fakat korkmuyordu. Ormanda birçok güzel çiçek vardı. Küçük kız hem yürüyor hem ninesine vermek için çiçek topluyordu. Birden küçük kızın karşısına bir kurt çıktı.

 

- Nereye gidiyorsun Kırmızı Şapkalı Kız?

- Nineme gidiyorum sayın kurt.

- Niçin ninene gidiyorsun?

- Nineme biraz börek ve pasta götürüyorum.

- Hımmm, güzel, ben de oraya gidiyorum. Sen bu yoldan git, ben bu yoldan gideceğim dedi kurt. 

 

Kurt, kırmızı şapkalı kıza böyle söyleyip koşarak kısa yoldan köye gitti. Çünkü Kurt, küçük kız köye varmadan önce ninenin evine gitmek istiyordu. Küçük kız kısa yolu bilmiyordu. Bu yüzden o uzun yoldan köye gitti. Tabii ki köye ilk önce kurt vardı. Hemen küçük kızın ninesinin evine gidip kapıyı çaldı.

 

- Kim o? Kim var orada?

- Benim, torunun kırmızı şapkalı kız dedi kurt sesini incelterek.

 

Nine çok ihtiyardı. Bu yüzden zor görüyor ve zor işitiyordu. Kapıyı açtı. Kurt hemen içeri girip zavallı nineyi yedi. Kurt önce ninenin elbiselerini giydi sonra yatağa yatıp küçük kızı beklemeye başladı.

Küçük kız şarkı söyleyerek elinde çiçeklerle eve geldi. İçeri girmeden önce kapıyı çaldı. Kurt tekrar sesini incelterek:

- Kapı açık, benim sevgili torunum, içeri girebilirsin dedi.

Küçük kız içeri girdi. Sepeti ve çiçekleri masaya bıraktı. Yatağa yaklaştı.

 

- Hoş geldin sevgili torunum.

- Hoş bulduk nineciğim, nasılsın?

- İyiyim sevgili torunum.

- Niçin yatıyorsun nineciğim? Hasta mısın?

- Evet, biraz hastayım.

- Nineciğim senin sesin niye böyle kalın?

- Hastalıktan sevgili torunum.

- Nineciğim senin kulakların niye böyle uzun?

- Seni daha iyi duymak için sevgili torunum.

- Nineciğim senin gözlerin niye böyle büyük?

- Seni daha iyi görmek için sevgili torunum.

- Nineciğim senin dişlerin niye böyle sivri.

 

Kurt ''seni yemek için'' deyip birden yataktan çıktı ve küçük kıza saldırdı. Küçük kız çok korktu ve bağırdı. O sırada birkaç avcı onu duydu. Hemen eve koşup kurdu öldürdüler. Kurdun karnını bıçakla açtılar ve küçük kızın ninesini kurdun karnından çıkardılar. Nine hâlâ yaşıyordu. Kırmızı şapkalı kız ve ninesi sarıldılar ve öpüştüler. Avcılara çok teşekkür ettiler. Çay yaptılar ve oturup afiyetle börekleri ve pastaları yediler. Kırmızı şapkalı kız bir hafta bu köyde kaldıktan sonra kendi köyüne döndü.

 

köy - деревня

birlikte - вместе

sevimli - милый

börek - пирожок

pasta - пироженое

götürmek - относить

sepet - корзинка

komşu - соседний

orman -лес

korkmak - бояться

çiçek toplamak – собирать цветы

kurt - волк

varmak - достигать

torun – внук, внучка

inceltmek – сделать тонким

ihtiyar – пожилой, старый

zavallı - бедный

sivri - острый

avcı - охотник

öldürmek - убить

çıkarmak - достать

hâlâ – все еще

sarılmak - обниматься